34. Yılında Birinci İntifada: Nehirden Denize Özgür Filistin!

34. Yılında Birinci İntifada: Nehirden Denize Özgür Filistin!

1987’de Filistin halkı, işgalci Siyonistlere karşı kahramanca ayağa kalkarak Birinci İntifada’yı başlattı. 6 yıl boyunca süren ve dünya halklarının direniş tarihinde yerini alan Birinci İntifada’da Filistinliler; halk komitelerinde örgütlenerek, kurdukları müfrezelerle işgalci güçlere karşı koyarak, yaygın grevler ve boykotlar düzenleyerek Siyonizm’e ve emperyalizme karşı büyük bir mücadele yürüttüler. Birinci İntifada, o günden bu yana Filistin mücadelesine yol göstermeye devam etti.

Yüz yılı aşkındır Siyonist yerleşimciler tarafından tehcire zorlanan, işgalci İsrail tarafından kitlesel kıyımlara uğrayan, bütün hakları elinden alınan Filistin halkının mücadele ateşi hiçbir zaman sönmedi. İntifada’larla, Toprak Günü’yle, Büyük Dönüş Yürüyüşü’yle ve her gün süren mücadelelerle dolu bir direniş tarihi yazıldı. Bu haklı mücadele Siyonizm’e ve emperyalizme karşı olan bütün dünya halklarının mücadelesidir. Nihai çözüm ise tüm Filistinlilerin geri dönüşlerinin sağlanması, işgalci İsrail devletinin tamamen ortadan kaldırılması ve demokratik, laik, sosyalist tek bir Filistin devletinin kurulmasıdır!

(Aşağıdaki yazı Collectif Palestine Vaincra sitesinde yayınlanmış, Birinci İntifada’nın 34. yılı vesilesiyle SOL Siyaset için Burak Işık tarafından çevrilmiştir.)

8 Aralık 1987: Birinci İntifada, Siyonist İşgale Darbe Vurdu[1]

Gazze’deki Cibaliye mülteci kampında İsrail işgal ordusuna ait bir kamyonun çarpması sonucunda 4 Filistinli işçinin ölümüyle tetiklenen Birinci İntifada ile Filistinliler; 8 Aralık 1987 günü kendi hareketlerini ve direniş örgütlerini inşa ederek, birleşik bir ayaklanma liderliğinin etrafında bir araya gelerek, İsrail’i boykot edip halk savaşı ve direnişin bütün araçlarını kullanarak, kalabalık kitleler halinde sokaklara döküldü. Sömürgeciliğe karşı mücadele içinde devrimcileşen bir toplumu harekete geçirmek için her şehirde, her köyde komiteler örgütleyen kadınlar, gençler ve işçiler İntifada’nın gidişatında önemli bir rol oynadı.

İntifada sadece Filistinlileri içeride değil, sürgünde ve diasporada da birleştirdi. Birçok açıdan, Lübnan’daki mülteci kamplarının kuşatmasını kıran, dünyanın dört bir yanındaki Filistinlilerin örgütlenmesinin yolunu açan ve Filistin ile dayanışmanın yükselişini tetikleyen de İntifada hareketiydi.

Elbette İntifada vahşi bir baskı ile karşı karşıya geldi: Kitlesel tutsaklıklar, hapishanelerdeki korkunç işkenceler ve dönemin İsrail başbakanı İzak Rabin’in “kemik kıran” politikası. İntifada boyunca işgal güçleri tarafından yüzbinlerce Filistinli gözaltına alındı ve tutsak edildi, yüz yirmi binden fazlası yaralandı, yüzlercesi ise öldürüldü. Filistinli mahkûmlar direnişlerini ve İntifada’larını demir parmaklıkların ardında da devam ettirdi ve oralarda çok sayıda genç ve parlak devrimcinin çıktığı “devrim okullarını” kurup, genişletti.

İntifada; Sovyetler Birliği’nin ve doğu bloğu ülkelerinin çöküşü, tek kutuplu dünyanın baskın gücü olan Amerikan emperyalizminin tehditleri, Birinci Irak savaşı ve Arap halklarının kendi kaderlerini tayin haklarına karşı saldırılar gibi zorlu uluslararası koşulların ortasında yol almaya devam etti. Ne yazık ki dönemin politik gelişmelerine İntifada’nın uğradığı ihanet de eklendi. Filistin halkının yaptığı fedakârlıklar ve elde ettiği kazanımlar, Amerikan emperyalizmi ve gerici Arap rejimleri ile ittifak yapan işbirlikçi Filistinli yöneticiler tarafından gasp edildi. Önce Madrid ve ardından Oslo görüşmeleri ile Filistin halkının devrimci umutları Siyonist sömürgeciliğe mahkûm, basit ve sınırlı bir özerkliğe dönüştürülmeye çalışıldı.

Ancak her ne kadar Oslo Anlaşması İntifada’ya bir son vermeyi amaçlasa da Filistin halkının devrimci vizyonunu sona erdiremedi. Oslo Anlaşması Filistin halkına yaşattığı sonuçlar itibariyle, tam bağımsızlık ve topraklara geri dönüş hakkını içeren tarihsel Filistin perspektifinin ve devrimci bir Filistin mücadelesinin önemini bir kez daha göstermiştir.

İntifada perspektifi aradan geçen yıllar boyunca ne yenildi ne bastırıldı ne de yok oldu. İntifada ruhu, onlarca yıldır bitmek bilmeyen ayaklanmalarda olduğu gibi hâlâ yaşıyor. Filistin’de, mülteci kamplarında, sürgünde veya diasporada, dünyanın dört bir yanındaki Filistin bayrağının dalgalandığı adalet mücadelelerinde İntifada ruhu devrimci bir umut ve özgür bir gelecek vizyonu olmaya devam ediyor.


[1] https://palestinevaincra.com/2020/12/le-8-decembre-1987-la-premiere-intifada-ebranle-loccupation-sioniste/