Dünden Bugüne ODTÜ’de Mücadele Geleneği Sürüyor

Dünden Bugüne ODTÜ’de Mücadele Geleneği Sürüyor

ODTÜ tarihi; emperyalizme ve faşizme karşı bağımsızlık ve demokrasi için savaşanların, bu uğurda bedeller ödeyenlerin, işgaller ve boykotlarla baş kaldıranların yürüttüğü devrimci mücadelelerin tarihidir. Tam da bu kadar güçlü ve öncü bir devrimci damara sahip oluşundan dolayı ODTÜ, en başından beri hedef haline gelmiştir: İktidarlar her fırsatta “ODTÜ’ye rektör olamayacakları” ısrarla üniversiteye atamış, her çeşit baskı aracıyla öğrencilerin, işçilerin ve eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesini kırmaya çalışmıştır. 2 Aralık 1977’de ODTÜ’de yaşanan katliam da bu çabanın bir örneğidir.

“Hasan Tan ODTÜ’ye Rektör Olamaz!”

1970’li yılların sonunda hükümette olan Milliyetçi Cephe, ODTÜ yönetimine kendi çizgisinde bir mütevelli heyeti atadı. Aydınlar Ocağı yönetim kurulu üyesi olan gerici faşist Hasan Tan’ı ise 13 Şubat 1977’de ODTÜ rektörlüğü görevine getirdi. MC’nin üniversiteyi kendi gerici sultası altına almak amacıyla attığı bu adımlara karşı öğrenciler ve eğitim emekçileri 9 ay boyunca sürecek büyük bir eylemlilik ve mücadele süreci başlattı. Öğrenciler Hasan Tan’ı daha ilk görev gününde yoğun bir protestoyla karşılarken, jandarmanın öğrencilerin üzerine sürülmesiyle olaylar büyüdü. “Hasan Tan ODTÜ’ye Rektör Olamaz” diyen öğrenciler, Tan görevden alınıncaya kadar derslere girmeyeceklerini açıklayarak boykot kararı aldılar. Öğrencilerin boykot kararını rektör yardımcılarının, dekanların, öğretim üyelerinin istifaları; bölüm kurullarının derslere ara verme kararları ve demokratik kitle örgütlerinin mücadeleye destek bildirileri izledi. Diğer yandan 23 Şubat’ta Hasan Tan mücadeleyi kırmak için okulu 15 gün kapatma kararı aldı ve okula soktuğu binlerce jandarmayla kampüsü ve yurtları boşaltmaya kalkıştı.

Okulun kapatılması ve jandarmaların ODTÜ’lülerin üzerine sürülmesi direnişi kırmaya yetmedi, aksine hem kampüsteki mücadele hem de kamuoyundan gelen destek daha çok arttı. Mücadele yükseldikçe faşist baskılar ve uygulamalar da arttı; onlarca faşist militan işçi kılığında okula alındı, akademisyenlerin evleri bombalandı, öğrencilere saldırılar düzenlendi. İşçi kılığında alınan faşist çetelerin saldırısı sonucunda ODTÜ emekçisi Feramuz Demir yaşamını yitirdi. Faşist işgale karşı mücadele veren devrimci öğrencilerden ODTÜ Öğrenci Temsilcisi Ertuğrul Karakaya ise kendi kampüsüne girmek isterken jandarma tarafından katledildi. Direniş sayesinde 22 Haziran’da Hasan Tan istifa etmek zorunda kaldı, 7 Kasım’da yeni öğretim yılı açıldı ve 9 aylık boykot sona erdi. Fakat üniversiteye yerleştirilen faşist çeteler her fırsatta saldırılara devam ettiler. Saldırılarının en büyüğünü ise 2 Aralık 1977’de rektörlük binasından öğrencilere patlayıcı maddeler atarak, kurşunlar yağdırarak bir katliama başvurma yoluyla gerçekleştirdiler. Bu katliamda 52 öğrenci yaralandı, yaralılardan İbrahim Baloğlu ise hayatını kaybetti. Sonrasında ise bütün ülkücü faşist militanlar okuldan uzaklaştırıldı.

Aradan tam bir yıl geçtikten sonra, 2 Aralık 1978’de yapılan bir forumla hem 9 aylık boykot sürecinde faşizme karşı verilen mücadeleyi hem de bu uğurda canını feda edenleri simgeleyen 9 Direk Anıtı’nın ODTÜ kampüsüne dikilmesine karar verildi. ODTÜ’nün direniş tarihinde yerini almış olan bu boykot süreci bugünkü mücadelelere ışık tutmuş, Hasan Tan’a ve simgelediği faşist yapıya, zulme, baskıya karşı örülen direniş bugünlere kadar gelmiştir. Şimdi Boğaziçi’nde “Kayyum Rektör İstemiyoruz” diyerek direnen ve Melih Bulu’yu görevden aldıranlar, şimdi “Verşan Kök ODTÜ’ye Rektör Olamaz” sloganları atanlar; tarihe en haklı mücadelelerden birini not düşenleri örnek alıyor, üniversitelere de memlekete de ancak devrimci bir mücadeleyle sahip çıkılabileceğini savunuyorlar.