SOL Parti Eğitim Çalışma Grubu, AKP’nin 20 yıllık eğitim politikasına dair rapor yayınladı. “AKP’nin 20 Yıllık Eğitim Politikası Çocuklarımızın Geleceğinin Çıkar Çevrelerine Feda Edilmesidir” başlığı ile paylaşılan raporda, eğitimde dinselleştirme, çocuk işçilik, 4+4+4 sistemi gibi başlıklara yer verildi. Açıklamanın tamamı ve PDF versiyonu:
AKP’NİN 20 YILLIK EĞİTİM POLİTİKASI;
ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİN ÇIKAR ÇEVRELERİNE FEDA EDİLMESİDİR!
“PARAN KADAR EĞİTİM POLİTİKASI” yoksul aile çocuklarının bilimsel, parasız, laik eğitim hakkını fiilen yok etti! Saltanat iktidarı kendi yarattığı ekonomik krizin faturasını çocuklarımıza ödetti. Milyonlarca aile derin yoksulluk altında piyasacı eğitimin yarattığı ihtiyaçları karşılayamaz hale geldi. Kamu kaynakları ile özel okul patronları desteklendi. AKP’nin 20 yıllık saltanat süreci, çocuklarımızın geleceğinin, çıkar odaklarının geleceklerine nasıl kolayca ve utanmazca feda edilebildiğinin yüzlerce örneği ile doludur! AKP, eğitim hakkına erişim için bir engel, çocukların geleceği için büyük bir tehlikedir!
“DİNDAR VE KİNDAR NESİL YETİŞTİRME” uygulamaları bilimsel, laik, kamusal eğitimi bitirdi! MEB, protokoller yolu ile bazı görev ve sorumluluklarını tarikat ve cemaatlere devretti. Artık okullarda bilimsel bilgiye, özgür iradeye erişebilmek, olağanüstü özel çaba gerektiriyor. Gençlik kutuplaştırıldı, çocuklarımızın dayanışma ve arkadaşlık duyguları zedelendi, mutsuzlukları arttı. Din dersleri fiilen zorunlu hale geldi. Kuran kursu, sıbyan mektebi, medrese gibi kurumlara izin verilerek istismarların önü açıldı. Psikososyal tehlikeler kaygı verici boyuta tırmandı!
KÖY OKULLARINA NE OLDU? AKP, 2002’DEN 2022’E KADAR 20 yılda 19 bin 708 okulu kapattı. Köy okullarına kayıtlı öğrenci sayısında 2 milyon 666 bin 321 düşüş oldu. Bugün köy okulları bakımsız ve terk edilmiş durumda. Köy çocukları yaparak, düşünerek, yaşayarak öğrendikleri, yaratıcılıklarını ve yeteneklerini geliştirdikleri eğitim kurumlarından yoksun bırakıldılar. Köy çocukları okulsuzluğun yarattığı çaresizliğe terk edilirken, köylerdeki öğretmen boşluğu tarikatlar tarafından hızlıca dolduruldu.
ÇOCUKLARIMIZ NEREDE? 2012-2013 Eğitim – Öğretim yılında yüzde 98,9 olan kız çocuklarının okullaşma oranı, 4+4+4 sistemi sonrası 10 yılda ilkokullarda bile yüzde 93’lere kadar düştü. Doğuya gidildikçe ve lise düzeylerinde yüzde 60’lara kadar düştüğü bilgisi veriler arasında. MEB, 12 yıl zorunlu eğitim şartına rağmen; 1,5 milyonu aşkın kız çocuğunun eğitim sistemi dışında kalmasının takibini yapmadı. Kız çocuklarımızın eğitimden kopuşundaki sorumluluk, okulları protokollerle tarikatlara ve onların fetvalarına terk eden AKP iktidarına aittir.
ÇOCUK UCUZ İŞGÜCÜ DEĞİLDİR! Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları nedeniyle son 10 yılda özel meslek ve teknik liselerinin sayısı 9 kat arttı. Öğrencilere staj adı altında yaptırılan çocuk işçiliği devlet eliyle meşrulaştırıldı. Çocuklarımız, “ucuz işgücü” olarak ve denetimsiz, güvencesiz koşullarda patronların insafına terk edildiler. Meslek hastalıkları ve iş kazaları nedeniyle AKP’nin 20 yılında en az 787 çocuk işçinin iş cinayetine kurban gitmiş olması, bu saltanat rejiminin affedilemez ve unutulmaz ayıplarındandır, suçlarındandır.
FELAKET İKTİDARIN KENDİSİ OLDU! Sel, yangın, salgın, deprem gibi afetler karşısında çocukların can güvenliği, temel ihtiyaçları, pedagojik ve bilimsel eğitim hakkı tamamen ortadan kalktı! Pandemi döneminde eşitsizlikler nedeniyle 6 milyon çocuk uzaktan eğitimden yararlanamadı. Salgında yaşanan sorunlar dikkate alınmadığından 675 bin öğrenci örgün eğitim dışına çıktı. 6 Şubatta 11 ilde yaşanan, esasında tüm memleketi etkileyen deprem felaketinde, felaketin yaraları sarılmadan, ölüm acıları yok sayılarak, ihtiyaçlarla ilgili destek çalışmaları yapılmadan, öğretmenler okullara çağırıldı, üniversitelerde uzaktan eğitim kararı alındı. Uzaktan eğitim modelinin teknik alt yapı eksikliği ve bölgeler arası sosyoekonomik eşitsizlik sorunlarını barındırdığı her felakette gözardı edildi. Aslında 20 yıllık AKP iktidarı her durumda, daima, öncelikle “eğitimi” kendi bekasına, kendi geleceğine feda etti!
OKUL, HEM VAR HEM YOK! Çıkarılan kanun ve kararnamelerle özel okullar desteklenirken devlet okullarında velilerden eğitime katkı paraları toplandı. Bunlar yetmedi; “PROJE OKULU” uygulamasıyla Anadolu Liselerinde, nitelikli öğretmenler uzaklaştırıldı, müfredatlar yeniden düzenlendi, AKP kadroları ve protokoller üzerinden tarikatlara, cemaatlere ait kadrolar okullara yerleştirildi. Nitelikli, bilimsel, kamusal, laik eğitime dair ne varsa tek tek ortadan kaldırıldı! Devlet okullarında sınıflar 40-45 kişinin üzerine çıkmışken; neredeyse boş sınıfları olan İmam Hatip Okullarının sayısı sürekli olarak arttırıldı. Öğrenciler okul bulamaz, tercih ettikleri Anadolu Liselerine, Sosyal Bilimler ya da Fen Bilimleri Liselerine gidemez, akademik eğitim alamaz oldular. İmam Hatip Okullarına giden yol, neredeyse mecburi itikamet haline getirildi!
EĞİTİME BÜTÇE YOK! Akademik devlet okullarına “bütçe kısıtlı” mazeretleriyle yaklaşılırken, MEB’e bağlı din öğretimi genel müdürlüğü bütçesinde 2021 yılında 11,9 milyar lira harcama oldu. Müdürlük 2014 Yılından 2021 yılına kadar toplam 44 milyar 397 milyon TL harcama yaptı. Bu sürede personel sayısında da yüzde 81 artış gerçekleşti. Ancak yine de din öğretimi genel müdürlüğü 2021’de bütçe yetersizliğinden yakındı. Bakanlık tarafından üniversitelerin ve çeşitli kurum kuruluşların hafızlık eğitim işleri için din öğretimi genel müdürlüğüne yetki kararı verildi. Böylece din öğretimi genel müdürlüğü adeta özerk hale gelmiş oldu.
SINAV BAŞARISIZLIĞI, AKP’DEN SORULMALIDIR! Sınav merkezli eğitim sistemi okulları nitelikli, niteliksiz okullar şeklinde ayrıştırdı. Öğrencileri baskılayarak ezen, kavrama yeteneğini ve özgüvenini desteklemeyen sınav sistemi nedeniyle öğrencilerin sadece yüzde 10’u sınav yoluyla bir ortaöğretim kurumuna yerleşebildi. AKP iktidarı pandemi ve deprem koşullarında bile sınav ısrarcılığını sürdürdü. Ölçme değerlendirme sistemine uygunluğu olmayan sınavlarda gözlenen başarısızlık, çocuklarımızın değil, AKP iktidarının başarısızlığıdır.
ÖĞRETMENSİZ ÖĞRENCİ OLMAZ! Eğitim emekçilerinin ve öğretmenlerin temel sorunları MEB’nin gündeminde yok. AKP iktidarı, öğretmenlerin yeterliliklerini tartışmaya açarken, siyasi kadroları üzerinden mülakata dayalı, liyakatten uzak öğretmen atamaları yaptı. Toplumda siyasi kayırmacılık olarak değerlendirilen sınav sistemi ile iktidara muhalif olanlar elendi, siyasi kadrolaşma yaygınlaştı. Öğretmenler ücretli, kadrolu şeklinde ayrıştırıldı. Kadrolu ve güvenceli olarak tüm öğretmenlerin atamasının yapılması, devletin öğretmenlere ve öğretmenlik mesleğine karşı temel sorumluluklarındandır. Öğretmenlerin işsizlik bunalımlarından, okullardaki öğretmen yetersizliğinden ve öğretmensiz okullardan AKP iktidarı sorumludur.
EĞİTİME ERİŞEMİYORUZ! Okullaşma oranının düşmesi eğitime erişememenin doğal sonucudur. Uzaktan eğitim, açık lise ve MESEM’ler sözde eğitim uygulamalarıdır. Yaşamak için çalışmak zorunda kalan 720 bin tam zamanlı çalışan çocuk, 200 binin üzerinde mevsimlik tarım işçisi çocuk, 1,5 milyonu aşkın açık lise öğrencisi, 1 milyonu aşkın MESEM öğrencisi eğitimde yaşadığımız acı gerçeklerimizdir. 20 Yıllık AKP iktidarı sürecinde milyonlarca çocuğun eğitime erişimi mümkün olmamıştır.
AKADEMİK EĞİTİM BİTTİ Mİ? 8 Milyona ulaşan üniversitelinin sorunları her geçen yıl katlanarak arttı. Barınma sorunu ile uğraşırken, ya özel yurtlar ya da tarikat yurtları seçenekleriyle karşı karşıya bırakıldılar. Üniversitelerde akademik, bilimsel çalışma yapmak isterken, bu olanaklara da sahip olamadılar. AKP iktidarı sürecinde üniversitelerin sanayi çevrelerini memnun etmeye odaklı hale getirilmesi, eğitimde yaşadığımız acı gerçekliklere verilebilecek örneklerin en önemlilerindendir.
Tüm eğitim acılarımıza rağmen, gençler geleceklerinden vazgeçmiyor! Üniversitelere atanan kayyum yöneticiler karşısında öğrenciler, rektörlere arkalarını dönerek, seslerini duymayan siyasi sağır iktidara ve egemen güçlere seslerini duyurmaya devam ettiler!
Yüzümüzü hep birlikte aydınlığa çeviriyoruz! Çocuğun üstün yararını gözeten, katılımcı bir eğitim sistemi mümkün! Halklara karşı olanlar gidecek, SOL’un halkımızdan yana olan aydınlık yüzü gelecek!