MOR SEMİNERLER: EŞİT VE ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURALIM

Anasayfa Manşet MOR SEMİNERLER: EŞİT VE ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURALIM
MOR SEMİNERLER: EŞİT VE ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURALIM


FEMİNİST MÜCADELEMİZİN GERİ DÖNÜŞÜ YOK

EŞİT VE ÖZGÜR BİR YAŞAMI BİRLİKTE KURALIM

Merhaba sevgili kız kardeşim,

Tüm dünyada ve Türkiye’de isyanımızın, öfkemizin, umudumuzun her yanı kuşattığı bir dönemden geçiyoruz. 8 Mart’lar başta olmak üzere ihtişamlı gösteriler ve direnişlerle tabiri caizse en kötü günlerde sokakları boş bırakmadık. Birbirimizin kahkahasıyla sesiyle umuduyla hayalleriyle büyüttüğümüz mücadelenin bugün geldiği nokta hepimize heyecan veriyor. Kadınlar hem Türkiye’de hem dünyada toplumsal değişim talebinin en önünde duruyorlar. Ancak hala neoliberalizm ve gericilik tarafından derinleştirilen erkek egemenlik herkesin canını yakmaya devam ediyor, en çok da bizlerin. Bugün Türkiye’de ise AKP eliyle yaratılmak istenen dinci gerici toplumsal dönüşümün karşısında kadınların hayatlarına haklarına yönelen bu saldırılara karşı örgütlü bir mücadele ihtiyacının, barikatın bir adım ötesine geçmenin hiç olmadığı kadar önem taşıdığı günler yaşıyoruz.

Erkeklik, feodaliteden kapitalizme moderniteden dinci gericiliğe tarih boyunca toplumsal süreçlerle şekillenmeye devam ediyor. Bugünün dünyasında erkeklik neoliberalizm ve gerici iktidarlar tarafından besleniyor.  Bu iktidarlar temel politikalarını kadının ikincilliğini pekiştirecek bir noktadan ilerletiyorlar. Gerici-faşist iktidarlar bir yandan kadına yönelik şiddetin artmasına neden olurken bir yandan da kadını kamusal alandan dışlayarak aileyle sınırlandırmaya çalışıyorlar. Bu iktidarların yükselişi kadınların üzerindeki artan baskıyla paralel.

Peki, yasa yapıcılar tüm hukuki, ekonomik ve din gücüyle orada otururken kadınlar ve tüm cinsel kimlikler için özgürlük ve eşitlik mümkün müdür? Arjantinli kız kardeşlerimizin söylediği gibi birbiriyle kol kola girmiş ‘gerçek güçler’ neoliberal dünyada yeni bir toplumsal cinsiyet rejimi inşa ettiler, peki ya biz bu iktidarları hedef almadan devam edebilir miyiz? Bizim cevabımız tabi ki hayır. Bu sebeple bu düzenin en ağır faturasını ödeyen kadınların varoluş mücadelesi bu toplumsal süreçlerin gerçekliğinin dışında tutulamaz. İsyan dalgamız günün koşullarıyla örtüşen şekilde özgürlük, eşitlik ve laiklik talebinin üzerinde yükseliyor. Bu paralellik feminist mücadele ile toplumsal isyan dalgasının taleplerinin buluştuğu yeni bir tarihsel dönemece işaret ediyor.

Artık kadınların sesini, sözünü görmezden gelemiyorlar, kadınların ördüğü barikatı aşamıyorlar. Çünkü kadınlar hem farklı şiddet biçimleri arasındaki tarihsel ve güncel bağlantıyı kurmaya başladıhem de bu şiddete maruz kalanların yan yana gelmesiyle feminist hareket politik bir güce dönüşecektir. Bu hem başka bir dünya ufku için feminizmin eşitlik talebini büyütmek zorunda olduğumuz anlamına gelirkenhem de feminist hareketin politikasında onu bugünün devrimci lokomotiflerinden biri kılabilecek radikal bir değişikliğe işaret ediyor.

Bugün tepeden tırnağa örgütlü bir kadın düşmanlığının farklı yüzleri ve gericilik karşısında kadınların devrimci bir tahayyülü olan sol feminist politikasını örgütlemek eşitlik talebini geniş kesimlerle buluşturmak kadın hareketinin dönüştürücü gücünü bir adım daha ileri taşıyacaktır. Devrimci, sol, feminist politika etrafında toplumsallaşmış bir kadın hareketinin örgütlenmesi bugün belki de hiç olmadığı kadar yaşamsal.

Tam da bugün hayalini kurduğumuz dünyaya bir adım daha yaklaşmak için,

Gün be gün geriletilen haklarımızın karşısında oluşan direniş hattını büyütebilmek için,

Yaşamlarımızı savunurken toplumsal bir dönüşümü hedefleyen kurucu bir eşitlik mücadelesini de var edebilecek bir feminist hareketi yaratmak için,

Feminist mücadelemizin geleceğini birlikte inşa etmenin adımlarını atmaya,

Sol-Feminist tartışmalarla geleceğimizi, bugünümüzü, mücadelemizi konuşmaya çağırıyoruz.

Yanıtla