Oğuz Türkyılmaz – SOL Parti Enerji Çalışma Grubu
Dünya, bir kez daha emperyalist emeller peşinde, ekonomik çıkarlar uğruna, büyük devlet iddialarını kanıtlamak hevesiyle başlatılan korkunç bir savaşı yaşıyor. Biliyoruz ki, savaşlardan en çok kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler mağdur olur. Biliyoruz ki, savaşlar halklar arası milliyetçi-şoven düşmanlıkları oluşturur ve körükler. Etkilerini başta Ukrayna halkı olmak üzere, Rusya, Avrupa ve tüm bölge ülkelerinde daha ilk günlerinde hissettiren savaşın bedeli çok daha ağır olacaktır.
Savaşa neden olan sürecin ve koşulların ayrıntılı bir değerlendirmesi başka yazı ve çalışmaların konusu. Bu analizde, Rusta Federasyonun(RF) Ukrayna’yı işgalinin , enerji sektöründe görülen ve süreçte ortaya çıkması olası etkileri ele alınacaktır. Ukrayna , enerji hammaddeleri ihracatçısı bir ülke değil. Tersine, enerji arzında petrolde yüzde 80, kömürde yüzde 50 ve doğal gazda yüzde 30 mertebesinde dışa bağımlı. Enerji jeopolitiğindeki önemi, 2000’lerin ilk yıllarına kadar RF ’nun Avrupa’ya ihraç ettiği yıllık 140 milyar m3 gaz, Ukrayna üzerinden geçen transit boru hatları ile taşınıyor olmasından kaynaklanmaktaydı. Ukrayna’nın, kendi ihtiyaçları için transit boru hatlarından geçen gazı kullandığı ve bir çok defalar bedelinİ ödemediği için, RF bu durumdan şikayetçiydi. Bu nedenle, Ukrayna’yı devre dışı bırakarak tüketici ülkelere doğudan ulaşan alternatif boru hatlarını, ard arda, Mavi Akım-Türkiye (2003), Yamal- Almanya+ Polonya (2006), Kuzey Akım 1-Almanya 2011, Türkakım –Türkiye+Balkanlar (2020) devreye almaya yöneldi.Bu alternatif boru hatlarının devreye girmesi ile , Ukrayna üzerinden yapılan transit gaz ihracatı 40 milyar m3’e geriledi. Ukrayna’yı, enerji jeopolitiğinde önemli kılan diğer unsur ise ülke elektrik enerjisi ihtiyacının yarısından fazlasını, birincil enerji ihtiyacının ise dörtte birini karşılayan; 13 107 MW kurulu güçte, 15 adet nükleer reaktörü içeren beş nükleer güç santralı. Bu santrallardan biri Çernobil yaşanan santral kazasıyla bilinen ve milyonlarca insanın sağlığına yıkıcı zararlar vermiş olan Çernobil, diğeri ise geçtiğimiz günlerde savaşta hasar gören ve bütün dünyanın , bir sızıntı riski ile karşı karşı kalma riskinden ötürü tedirgin olduğu Zaporijya santralı.
Ukrayna’yı işgale yönelen RF ise, enerji kaynakları yönünden dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Dünya doğal gaz rezervlerinin beşte birine, petrol rezervlerinin onaltıda birine sahip. Petrolde dünyanın üçüncü büyük üreticisi ve ihracatının yüzde 60’ı, OECD üyesi Avrupa ülkelerine yapılıyor. RF’nin Avrupa’nın doğal gaz ithalatında yüzde 41,1, petrolde yüzde %28.9’lik paylarla ön sırada .
2021’in son çeyreğinde, talepteki hızlı artıştan azami ölçekte yararlanmak isteyen üreticiler ve spekülatörlerin müdahaleleriyle, bütün fosil yakıtların fiyatları yukarı doğru hareketlenmişti . Petrol fiyatları varil başına 80 dolar bandına gelirken, Mayıs 2021 de arz fazlası nedeniyle 43 USD’e kadar düşmüş olan bin m3 gaz fiyatı, Eylül Ekim aylarında 900 dolara fırlamıştı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasından sonra, Almanya’nın Kuzey Akım 2 boru hattını iptal etme tehditine, Rusyanın o zaman gazı 2 000 dolara alırsınız şeklindeki yanıtı üzerine gaz fiyatları anlamsız bir biçimde roket hızıyla yükseldi. Petrol fiyatları da,varili 120 dolar eşiğini geçti ve 130-140 dolara doğru hareketlendi.
Uluslararası Enerji Ajansı, Avrupa’nın RF doğal gazına bağımlığını azaltılması için on maddeli bir plan önerdi. Plan, RF ile yeni gaz alım sözleşmesi yapılmaması, başka kaynaklardan yılda 30 milyar m3 gaz ithalatını hedefleyen sözleşmeler yapılması,petrolde olduğu gibi depolama zorunluluğu getirilmesi, rüzgar ve güneş gibi alternatif kaynaklara yönelinmesi, biyoyakıt ve nükleer kaynaklı elektrik üretiminin arttırılması, enerji verimliliği uygulamalarının yoğunlaşması vb. uygulamaları zamana bağlı öneriler içeriyor.
ABD’nin RF’undan petrol ithalatının yasaklanması önerisi de , RF’nin İran olmadığı, ABD’nin teklifine kulak asmayacak çok ülke olduğu dikkate alındığında,petrol fiyatlarını yükselten siyasi içerikli bir manevra.
Resmin ilginç bir boyutu da, bir yandan RF’deki yatırımlardan vazgeçeceklerini söylerken,diğer tarafta ticareti gizli açık şekilde devam ettiren ve petrol ve gaz fiyatlarının yükselmesinden çok kazançlı çıkan ExonMobil,Total,BP,Equinor vb. fosil yakıt şirketleri. Gerek bu şirketler, gerekse Kuzey Akım 2 iptalcilerinin her an koşullar değişti deyip, RF’den çıkıyoruz sözlerini unutmaları söz konusu olabilir.
ABD ve ABD kökenli petrol ve gaz şirketleri ise, sahnelenen bu oyunun en kazançlı oyuncuları. ABD’de petrol ve gaz üretimi, ülke ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, doğal gaz ihraç da ediliyor.Petrol ve gaz fiyatlarındaki yükseliş, fiyatların düştüğü dönemlere üretimlerine ara vermek zorunda kalan ancak şimdi varili 130 doları aşan petrol ve özellikle AB’de astronomik düzeylere gelen doğal gaz fiyatları, ABD’de kaya gazı üretim ve ihracatını da cazip kılıyor.
Ülkemiz, ithal ettiği gazın yarısına yakını (yüzde 45), petrolün dörtte birini (yüzde 24, taşkömürünün yüzde kırkını RF’ nundan ithal ediyor.Dünyadaki petrol ve gaz fiyat artışları Türkiye’ye de yansıyor.
2021 içinde pompa satuş fiyatları,İstanbulda benzin ve mazotta yüzde 73 oranında arttmıştı. 2022 Ocak-Şubat ayları ve Mart içinde sekiz günde yapılan dört adet zamla 67 gün içinde, 8.3.2022’de benzin fiyatları yüzde 49, mazot fiyatları yüzde 67 oranında daha zamlandı. Artış oranları 1.1.2021’den bugüne ise benzin pompa fiyatında yüzde 168 ,mazot pompa fiyatında yüzde 221 oranında. Petrol fiyatlarındaki artış, nerede ise günlük hale geldi. Yakıt fiyatlarındaki bu artış nedeniyle kent içi ve kentlerarası ulaşım , tarım girdileri ve nakliye bedelleri arttığı için tüm sanayi ve hizmet sektörü fiyatları daha da artacak.
BOTAŞ, geçen yıl doğal gaz satış fiyatlarını konutlarda yüzde 47,1,ticari işletmelerde yüzde76,4, büyük sanayide yüzde 345,5, elektrik santrallarında yüzde 290,4 oranında arttırmıştı. 2022 Şubat ve Mart aylarında yapılan artışlarla , elektrik üretiminde kullanılan gazın fiyatı 1.1.2021’ den bugüne yüzde 428 zamlanmış oldu. Doğal gaz fiyatları da yükselecek. Çünkü Türk Akımı ile RF’den satın alınan gaz,roket hızıyla yükselen Avrupa gaz borsası fiyatlarına endeksli.Ayrıca spot olarak sıvılaştırılmış doğal gaz ithalatı da ,uluslararası piyasa fiyatlarından yapılıyor.Savaşın dünya ölçeğinde yarattığı olumsuz sarsıntılarla TL’nin döviz karşısında değer kaybı da hızlandı. Bu tablo karşısında, BOTAŞ Genel Müdürünün doğal gaz fiyatlarının artacağını söylemek zorunda kaldı..
2021’ in son günü yapılan yüksek oranlı zamlarla, elektrik fiyatları bir yılda yüzde 72-140, artmış oldu. Konutlarda ayda 150 kwH’a kadar tüketim için fiyat 1.3733 TL, 150 kwH üstü tüketim için 2.06 TL’ye yükselirken, ticarethaneler için 2.74 TL oldu. Yüksek elektrik ve gaz fiyatlarına itiraz eden halk sokaklara döküldü.Partimizin açtığı Halk Kürsülerinde on binlerce yurttaş itiraz dilekçelerini imzaladı.Elektrik zamlarının iptali için Sol parti ve çeşili kuruluşlar,idari yargıda dava açtılat.
Bu yoğun tepkiler karşısında hükumet , önce 1 Şubattan geçerli olmak üzere, konutlarda alt tarife sınırını 150 kwh’dan 210 kwh’a çıkardı. Sonra 1 Mart’da alt tarife sınırını 240 kwh’a yükseltti, KDV’yi ise yüzde 18’den yüzde sekize çekti. Kademeli tarife uygulaması, ilk kademe için günlük limit 30 kilovat-saat, aylık ise 900 kilovat-saat olarak, ticarethane grubu abonelerini de kapsayacak ve bu grupta, ilk kademe için fiyatlar %25 indirimli olarak uygulanacak.
Öte yanda, sosyal güvencesi olmayan ihtiyaç sahibi haneler ile sosyal güvencesi olan ancak hane içinde kişi başına düşen geliri net asgari ücretin üçte birindem az olan hanelere yılda 450-1 150 TL doğal gaz yardımı yapılacağı açıklandı. Ankarada bir konutun bireysel ısıtma için yıllık doğal gaz tüketimi olan 950 m3 gazın bedeli 2 736 TL iken , bu tutarın yalnız yüzde 16,5-42’si kadar destek vermek , yoksul ailelere kışın soğuktan titreyin demekten başka bir şey değildir. Halkın konutlarda doğal gazın da KDV’sinin düşürülmesi talebi ise yok sayılmıştır.
Dünyanın en büyük nükleer santral kazalarından bir olan Çernobil NGS kazasını yaşamış olan Ukrayna’da , bugün Zaporijya ve diğer nükleer santrallar, savaşta hedef olma riski ile karşı karşıyalar. Zaporijya santral sahasında bulunan bir binanın bombalanması sonucu çıkan yangın, nükleer santralların teknolojilerinden kaynaklanan kaza risklerinin yanı sıra, muhtelif harici saldırıların, çatışmaların, savaşların doğuracağı risklerle de karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
Bugünlerde ülkemizde de, nükleer santralların denetimi ve Nükleer Düzenleme Kurumu’nun çalışmalarıyla ilgili Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi, 24.02.2021 tarihinde bir grup AKP milletvekilinin imzasıyla, TBMM Başkanlığına sunulduktan sonra muş, jet hızıyla komisyonlardan geçirilmiş ve TBMM Genel Kurulunda onaylandı. Bu kadar önemli ve stratejik bir konuyla ilgili temel bir yasal düzenlemenin, ilgili tüm kuruluşlar ve uzmanlar tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenmesine, irdelenmesine ve değerlendirilmesine imkan tanınmadan, adeta yangından mal kaçırırcasına yapılması çok manidar.Akkuyu NGS yatırımcısına tanınan usul, teamül ve hukuk dışı imtiyazlar kabul edilemez. Yasa teklifi, nükleer santral yapımcısı/işleticisi şirketleri, atık bertaraf yükümlülüğünden kurtarıyor. Örneğin 25-30 milyar dolar yatırım tutarı olan ve bir kaza halinde yaratabileceği zarar milyarlarca dolara varabilecek olan Akkuyu NGS Projesinde s yatırımcı ve işletmecilerin maddi sorumluluğu 700 milyon dolarla sınırlı tutularak, Rus devlet kapitalizminin tipik temsilcileri olan Rosatom, Atomenergoproekt, Atomstroyrexport, Rosenergoatom, Rosatom Energo International vb. Rus şirketleri kollanmaktadır.
Akkuyu NGS yatırımı için işletici Rus grubundan, atıklara yönelik yapılacak harcamalar için dolar enflasyonu, dünya finansal konjonktüründeki değişimler vb. hususları hiç dikkate almadan, 60 yıl süre ile düşük bir rakam olan 0,15cent/kwh alınmaya devam edilmesine yönelik madde de, Rus şirketler grubunu korumaya yöneliktir.Teklifte kapsamlı bir şekilde ele alınması ve değiştirilmesi gereken birçok husus daha bulunmaktadır.
Teklifte, kurumun çalışmalarında şeffaflık, çalışmaların sonuçlarına dair bilgilere erişim, kurumda her düzeyde görev alanların yönetim ve denetime katılmaları, reaktör bölgesinde yaşayan halkın ve demokratik temsilcilerinin çalışmalar hakkında bilgi almasını sağlayacak düzenleme ve mekanizmalar da bulunmamaktadır.
Ülkemizin, yakıtından teknolojisine kadar dışa bağımlı, atık sorunu çözülmemiş, riskleri ortadan kalkmamış nükleer güç santrallarına ihtiyacı yoktur. Akkuyu NGS Projesi iptal edilmelidir. İktidar, RF şirketlerini kollamak yerine Ukraynada savaş nedeniyle bir nükleer santral kazasının olması halinde, halkımızın radyasyondan korunması içi gerekli tedbirleri içeren Acil Eylem Planlarını kamuoyu ile paylaşmalıdıdr.
Rusya Federaspyonunun Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş ve sonrasındaki gelişmeler, petrol, doğal gaz ve kömür fiyatları nda artışı tetikledi.Mazot ve benzin fiyatlarına sürekli zam yapan iktidar, elektrik üretiminin yarısını sağlayan doğal gaz ve ithal kömürdeki fiyat artışlarını gerekçe göstererek,önümüzdeki aylarda elektrik ve doğal gaz fiyatlarını bir kez daha arttıracaktır. Bu yeni zamlarla yıllık oranı yüzde altmuşa yaklaşan enflasyon, tüm emeği ile geçinenlerin, işsizlerin, emekllilerin yaşamların daha da güçleştirecektir.
Yaşanan zor koşullarda,
1) Çok yüksek oranlarda artan enflasyon göz önüne alınarak ücretler ve maaşlar her üç ayda bir arttırılmalıdır.
2) Enerji sektöründe ve tüm kamusal hizmetlerde özelleştirmelere son verilmelidir..
3) Çok ciddi bir sorun olan ve giderek çoğalan enerji yoksulluğunun yakıcı etkilerini azaltmak için enerji yoksullarına kamusal destekler mutlaka sağlanmalı, ve kapsamı tüm düşük gelirli aileleri kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Elektrik yardımı ailede yaşayan kişi sayısından bağımsız ve 240 kwH olmalıdır.
DoğaL gaz destek tutarı, ödenecek gaz bedeline eşitlenmeli ve tüm düşük gelirli aileleri kapsamalıdır. Yerel yönetimler bedelsiz veya düşük bedelle su desteği vermelidir.
4) Enerji girdilerindeki ve ürünlerindeki yüksek vergiler düşürülmeli, elektrik faturalarına eklenerek konut abonelerinden zorla tahsil edilen kayıp / kaçak bedeli ve dağıtım şirketlerine ilave kazançlar sağlayan tüm kalemler iptal edilmelidir.
5) Konutlarda temel ihtiyaçlardan olan elektrik, doğalgaz, su ve iletişim ile ilgili faturalardaki KDV ve Özel İletişim Vergisi kaldırılmalıdır.